İnfertilite (Kısırlık) Nedenleri ve Tanı Yöntemleri:
İnfertilite değerlendirmesinde ilk aşama evli çiftin muayenesi ve detaylı sorgulamasıdır. Hem kadının bir kadın doğum uzmanı tarafından hem de erkeğin bir ürolog tarafından muayenesi şarttır. Burada tekrar vurgulamak istiyorum kısırlık sadece erkeğin veya sadece kadının sorunu değildir; evli çiftin beraber aşması gereken bir durumdur. Kadın doğum uzmanı olarak kadının değerlendirmesi ve sorgulamasından daha detaylı bahsedeceğim. Evlilik süresi, doğum korunma yöntemi kullanılması, ilişki sıklığı gibi bilgiler hem tanı da hem de tedavinin şansı açısından önemlidir. Evlilik süresi ve korunmasız ilişki süresi ne kadar uzunsa ne yazık ki tedavinin şansı azalmaktadır. Örneğin 15 yıllık evli bir çiftin çocuk sahibi olma şansı 1 yıllık evli çiftle aynı değildir. Kadında bazı sistemik hastalıklar ve geçirilmiş ameliyatlar çeşitli mekanizmalarla kısırlığa yol açabilir. Kadının adet düzeni, ağrı, akıntı, tüylenme gibi diğer şikayetleri de sorgulanmalıdır. Çünkü bu şikayetlere neden olan hastalıklar aynı zamanda kısırlığa yol açabilir. Kadının muayenesi ve jinekolojik ultrasonu kısırlığa neden olabilecek hastalıklar açısından önemli bulgular verir.
Tabiî ki kesin tanı için ultrason ve muayene her zaman yeterli değildir. Adetin 2. günü yapılan hormon tahlili, rahim filmi ve ovulasyonun ispatı kadının ilk aşama değerlendirmesi için yeterlidir.
Erkek infertilitesinin değerlendirilmesi ve tespiti kadına göre daha kolaydır. Semen analizi yani sperm sayısı, hareketliliği ve görünümünün değerlendirilmesi ile tanıya ulaşmak mümkün olmaktadır.
Yukarda belirttiğim ilk aşama tahlilleri neticesinde kadın ve erkek infertilitesi nedenlerini saptamamız %70-80’e yakın mümkün olmaktadır.
Yapılan bütün tahlillere rağmen çiftlerin yaklaşık %20’sinde kısırlığı açıklayacak hehangi bir sebep bulunamaz. Buna açıklanamayan infertilite diyoruz. Yani kadın ve erkek faktörleri tamamen normal olmasına karşı gebelik olmamaktadır. Bu gruptaki hastaların tedavi kararı ve yönlendirilmesi kısırlık tedavisinin en tartışmalı konularından biridir. Çünkü bu hastaların bir kısmı hiç tedavisiz kendiliğinden gebe kalabilmektedir. Bir grup uzman bu hastalarda uzun süreli aşılama ve yumurtlama takiplerini önerirken bir grup uzman da direkt tüp bebek tedavisine geçilmesini önermektedir. Tabi bu kararı verirken hastaların yaş, evlilik süresi ve uygulanan tedaviler gibi faktörler göz önünde tutulmaktadır. 35 yaşında birçok aşılama tedavisi yapılmış bir hastayı direkt tüp bebek tedavisine yönlendimek daha doğru görülmekedir. Tam tersi 20’li yaşlarda 3-4 senelik evli, hiç tedavi görmemiş bir çifti daha ucuz ve kolay tedavi yöntemleri denemek daha uygun olmaktadır.
Tedavi seçimleri de yapılan değerlendirmelere göre olmalıdır. Hormon tahlili sonucunda guatr saptanan bir hastanın tedavisine başlanması ilk olarak yapılması gerekendir. Yumurtlama bozukluğu olduğu görülürse yumartalıkları uyarıcı ilaçlar ile tedavi yapılmalıdır. Tüplerde yapışıklık veya tıkanıklık olan hastalarda ise ilk aşama laparoskopik (kapalı) ameliyat ile tüpleri açmak eğer bu mümkün olmazsa direkt tüp bebek tedavisine geçmek daha mantıklı olmaktadır. Semen analizinde bozukluk saptanan hastalar ürolog tarafindan değerlendirildikten sonra ürolog ve kadın doğum hekimi ortak bir karar ile tüp bebek kararı verebilir.