Rahim Ağzı kanseri ve korunma yolları

TANIM
Rahimağzı kanseri gelişmiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik kanserdir. Ülkemizde ise yumurtalık ve rahim kanserinin ardından üçüncü sıklıkta saptanan jinekolojik kanser olarak karşımıza çıkmaktadır.
Risk Faktörleri
Cinsel davranış biçimleri hastalığın sıklığını artırıp,görülme yaşını  daha genç yaşlara çekmektedir. Bunun sebebi ise HPV adı verilen virusun hastalığa yol açan etmenlerin başında gelmesi ve bu virusun  esas olarak cinsel temas yolu ile bulaşması nedeniyledir. Rahimağzı kanseri için belli başlı risk faktörleri şunlardır:
-HPV infeksiyonu
-Yaş
-Erken yaşta cinsel ilişki
-Birden fazla cinsel partner
-Çok sayıda doğum yapmış olmak
-Sigara kullanımı
-Düşük sosyo-ekonomik düzey
-Bilinen pap-smear anormalliği
-Birden fazla kadınla ilişkisi olan erkek partnere sahip olmak
Bu risk faktörleri HPV isimli virüs enfeksiyonu artırarak kansere neden olmaktadır.
 
Klinik Bulgu ve Belirtiler
Rahimağzı kanseri erken dönemlerde sıklıkla belirtisiz olmakla birlikte  vaginal akıntı , cinsel ilişki sonrası ağrı – kanama ve lekelenme tarzı kanama hastalığın en sık  gözlenen belirtileridir. Jinekolog muayenesinde  hastalığın şüpheli lezyonlarını ve yayılım yerini dikkatlice değerlendirir. 
Pap-Smear testi
Rahimağzı kanseri HPV infeksiyonu ile önce rahimağzına sınırlı kanser öncüsü yani  tanı konulup tedavi edilmediğinde yaşamın ileri dönemlerinde rahim ağzı kanserine dönüşecek bir takım lezyonlardan köken alır. Bu nedenle hem bu lezyonları erken yakalamak hemde rahimağzı kanseri tanısında PAP-SMEAR adı verilen test önemli bir yer tutar.
Rahimağzı kanserinden korunma ve HPV aşısı:
HPV rahimağzı kanseri gelişiminde en önemli etmenlerden birisidir. Birçok alt tipi olan bu virusun tiplendirilmesi oldukça önemlidir. Çünkü yüksek derecede kansere neden olan tipler saptanarak hasta ileri değerlendirmeye alınır. Rahimağzı kanserinden korunmada HPV aşısı ülkemizde de kullanıma girmiştir. Özellikle rahimağzı kanseri ve kanser öncüsü lezyonlar ile cinsel bölgeyi tutan siğillerin oluşumuna neden olan HPV tip 6 , 11 , 16 ve 18 karşı %90’ lara varan koruma sağlamaktadır.Özellikle HPV tip 16 ‘nın rahimağzı kanseri ve kanser öncüsü lezyonların % 50 ‘sinin oluşumundan sorumlu tutulduğu göz önüne alınınca aşının koruyuculuğunun önemi artmaktadır.HPV aşısı( GARDASİL®) 9-26 yaş aralığındaki cinsel deneyim yaşamamış , yani HPV ile tanışmamış bayanlara yapılmalıdır. Ancak bu yaş aralığında cinsel aktif bayanlara da daha az yarar görme olasılıkları olsada yapılması önerilmektedir. Ayrıca HPV aşısı, virusun cinsel yolla bulaştığı ve erkeklerde penis kanserine yol açtığı düşünülürse erkeklere de isteğe bağlı olarak uygulanabilir. Aşı ideal olarak 9-13 yaş aralığında uygulanmalıdır. Aşı, herhangi bir zaman diliminde ilk dozu  uygulandıktan sonra , 1-2 ay sonra bir doz 4-6 ay sonra bir doz daha yapılarak toplamda üç doz olacak şekilde yapılır. Ancak aşının oluşturduğu koruyuculuğun ve bağışıklığın takibi açısından mutlaka bir kadın-doğum hekimi tarafından yapılması önemli bir noktadır.
TEDAVİ
Rahimağzı kanserinde tedavinin iki ana unsuru jinekolog onkologlarca yapılan muayene ve değerlendirme sonucunda cerrahi ve ışınlama  yani radyoterapidir. Erken evre rahimağzı kanserinde cerrahi öne çıkan ve yüz güldüren tedavi biçimidir, ileri evrelerde ise radyoterapi tedavinin esasını belirler. Cerrahi tedavinin amacı tümörün oluştuğu yeri ve olası yayılım bölgelerini kanser oluşumlarından ve kanser hücrelerinden temizlemek temeline dayanır. Erken evre tümörlerde sadece mikroskopik incelemede tümör hücrelerine rastlanıyorsa cerrahi olarak rahim ve yumurtalıklar çıkarılır , periyodik pap-smear  testleri ile de hasta takip edilir. Ancak erken evre rahimağzı kanserinde yayılım yoksa mikroskopik aşamada ise hastalık 40 yaşın altındaki hastalarda yumurtalıklar hastayı menopoza sokmamak adına alınmayabilir. İleri evre kanserler sonbarsak , mesane gibi çevre organ ve dokulara yayıldığından  daha agresif cerrahi tedavi yöntemleri uygulanır ve cerrahi sonrası hastalar ışınlama tedavisine  yönlendirilirler. Rahimağzında , 4 cm’den büyük kitle oluşturacak biçimde bir kanser dokusu mevcut ise birincil tedavi ışınlamadır. Vaginaya yayılan bir rahimağzı kanseri söz konusu ise cerrahi ve radyoterapi birlikte tedavide yerlerini alırlar ancak cerrahi girişim daha erken evrelerden daha radikaldir. Yani rahimağzı kanserinin cerrahi tedavisi ,spesifik bir teknik ve yaklaşım gerektirir ,bu tip cerrahiyi de normal bir kadın-doğum uzmanı değil bir jinekolog –onkolog gerçekleştirmelidir.  Rahimin çevrel dokularında eğer kanser  yayılımı mevcut ise kemoterapi ve ışınlama başlıca tedavi yöntemidir.